18 Nisan 2021 Pazar

Tanrı sizi affeder mi?

Bir kitap incelemesine böyle bir başlıkla başlamak, bir de ateist iseniz ne kadar zor biliyorum. Çok ironik bir durum olsa gerek. Eğer bir Tanrı varsa (olmadığına bahse girerim :-) ramazanda günaha gireceğiz Tanrı bizi affetsin artık ) ) sizi affetmeyeceği kesin ki ben Tanrı'nın yerinde olsam asla affetmezdim. Neyse benim için en azından olmadığına göre kimsenin sizden olmayan bir dünyada ,olmayan bir Tanrının hesap sormayacağı kesin.   Demokratik bir hukuk devletinde (Türkiye'nin demokratik bir devlet olmadığı ortada iken) böyle bir sözde söylenmez zaten. Hukuk önünde varsa bir suç var ise zaten reis olduğunu biliyor ki Tanrı bizi affetsin diyor,  yani en azından kendini kurtarmaya çalışıyor. Ancak bizim gibi dinin etkin olduğu toplumlarda bu söz geçerlilik kazanabiliyor.
    Neyse biz incelememize geçelim, esas ana konudan uzaklaşmadan. Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın bu konudaki ilk kitabını da okumanızı öneririm. (Metastaz) Daha anlamlı olur diye düşünüyorum. Wolfang Borchert'ın şöyle bir sözü var kitapta da geçiyor. "Gerçek  kasabanın fahişesine benzer. Onu herkes tanır ama yine de sokakta karşılaşmaktan utanç duyar." Kitabı anlatan , belki de Türkiye'nin halini anlatan çok güzel bir söz. Ülkemizde 15 temmuz sonrası yaşananlardan ya da öncesinde olanlardan (uyarılara rağmen , Fetö devlette yapılanıyor dediklerinde buna kargalar bile güler diyenleri hatırlayın) şimdi de hiç ders alınmadığını bizzat İçişleri bakanının söylemlerinden anlıyoruz. Ne demişti İçişleri bakanı Soylu. "Herhangi bir inanç grubunun, devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri, yeni bir istismar alanıdır ve doğru değildir. Yalandır. Provokasyondur"   Kitap bunu söyleyenlerin yüzüne öyle bir tokat vuruyor ki tabii anlayana ve ders alabilene. Bir devlet böyle bir aymazlık içinde nasıl olur anlamak gerçekten zor. Sonuçta bu tür yapılanmalar (Pelikancılar, Hak yolcular, menzilciler ) devleti bir kanser gibi yok ediyor. Çürüme dedikleri , kokuşmuşluk dedikleri bu olsa gerek. Kitap bu konularda o kadar çok örnek veriyor ki yok artık bu kadar da olamaz diyorsunuz.
    İktidarda olanların; bu devasa gücü para için, rant için ,zenginleşmek için nasıl kullandıklarını Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan sayısız örnekle, belgeleri ile anlatıyor.  Örneğin Pelikan çetesi. Geçmişte Fetöden hiç ders almamış bir hükümetin ,Pelikan'ın aynı Fetönün taktikleri ile devleti ele geçirdiğini (paralel devlet kurduğunu) sonuçta bu kişiler hep Fetönün tedrisatından geçmiş kişiler, bu taktikleri gayet iyi bildikleri açık. Örneğin bu çetenin İstanbul seçiminde yaptıkları ,seçimin iki kez yenilenmesinin Akp'ye ne kadar zarar verdiğinin farkında değiller. Aslında bu konu çok daha detaylı bir şekilde ayrı bir kitap halinde yazılmalı. Yine Cb'nın avukatlarının nasıl bir rant düzeni kurduklarını, yargıya müdahale ederek insanları nasıl serbest bıraktırdıklarını ,savcıların onları nasıl kapıda karşıladığını ,aslında avukat değil bizzat hakim olduklarını gösteriyor. Fettah Tamince'nin serbest bırakılma süreci, A101'İN patronunun serbest bırakılma süreci , Fetö borsası vb o kadar çok örnek var ki.  Saymakla bitmez. Devleti , yargıyı bir matruşka gibi nasıl ele geçirdiklerinin , devleti nasıl yok ettiklerini görüyorsunuz. Kirli bir ağ ve kirli bir düzen. Buradan bir ülke nasıl temizlenir ya da kurtulur bilmek zor. Çünkü bu kokuşmuş düzen kurumsallaşmış durumda. Çünkü öyle kirli bir düzen kurmuşlar ki; bu rant ağını kaybetmek istemeyecekleri çok açık. Kaybederlerse bu ülke kurtulur ama her türlü yolu deneyip bu rantı bırakmayacaklardır. Şöyle bir örnek vereyim bu kokuşmuş rant düzeninden.  

1) İstanbul Belediyesinden cb avukatının aldığı vekalet ücreti 15 milyon lira ki, bunu avukatı da inkar etmiyor.

2)Sadece yandaş gazetecilere verilen reklam parasının 57 milyon lira olduğunu

3) Kalyon inşaatın (beşli çeteden ) aldığı ihaleler( yanlış anlaşılmasın, sorun ihale alması değil neden hep aynı firmaları verildiği ve yüksek bedeller) ,,,,,Örneğin Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattı , Hasköy temel işi , Asya bölgesi içme suyu projesi, Ataköy Atıksu Arıtma Tesisi Projesi , Taksim Myedanı Projesi vb. daha birçok ihale. Türkiye genelini düşündüğümüzde varın rantın boyutunu siz düşünün. Akp sayesinde nasıl zengişleştiklerini ,nasıl bir rant düzeni, sömürü düzeni kurduklarını anlarsınız. Bunlar tabii sadece buzdağının görünen kısmı.

       Söylediğim gibi Akp kaybederse , Türkiye kurtulur yoksa bu çürümüş düzen devam eder gider, bizlerde ,geleceğimizde yok olur. Çürümüşlüğün, kokuşmuşluğun bu kadar çok olduğu bir ülkenin yaşaması çok zordur. Bu kokuşmuş düzende bizi yok ediyor, geleceğimizi yok ediyor. Yok olmamak dileğiyle, iyi okumalar diliyorum.